Güncellendi
preloader
saved
İşlem Başarılı !

Bizi tercih Ettiğiniz için Teşekkürler

İçinde Uzun Uzun Demlenilecek İzciliğe Dair

         
   
         

İzcilikle bir temasınız olmuştur; duymuş, okumuşsunuzdur, bir tanıdığınız bir tarihte içinde yer almıştır ya da denk gelmişsinizdir bir şekilde. Tanımlanması istendiğinde, herkes bir şeyler söyler; tanımların kimi teğet geçer, kimileri bir yerinden kısmen yakalar. Ama kimileri ise yöresine bile uğramaz izciliğin.

Mesela, bazıları:

“Doğayla mücadelenin öğrenildiği, heyecanlı bir kampçılık faaliyeti, “zinde ve sağlıklı olmak için yapılacak sportif bir faaliyet”, “gidilirse, ne güzel olur bir kurs”, “doğayı sevmenin bir yolu” ya da “kişinin hobilerine bir ek”, “şehir hayatından uzaklaşıp, özüne dönmenin aracı”, “düzgün insan olmak için, üyesi olunması gereken bir grup”... İzciliği bu aralıkta tanımlamak, onun gelenek ve pratiğine haksızlık olur sanırım!

Peki, o zaman nedir izcilik? Kimdir izci?

“Çatı fikir olarak, bir yaşam tarzı olan izcilik; eylemsellik bağlamında spor değil, kapsama alanı geniş, faaliyetler bütünüdür. Kendisi adına sürece dahil edilen tüm faaliyetleri, dinamikleri ile potasında eritip, birikimleri haline getirebilen varoluş biçimidir izcilik.”

Nedir bu dinamikler, faaliyetler ve nasıl işletilir?

Yaparak ve yaşayarak öğrenmeyi olmazsa olmaz olarak benimseyişi ile öğrenilenin işlevselliğinin sınanması adına, hemen uygulamaya koyulduğu, dinamik bir yapıdır. Kapsayıcı, alış-veriş zemininde, yaşamın kendisinden beslenen ve onu besleyen, geribildirim kapasitesi yüksek bir disiplindir.

 Birlikte hareket edebilirken, aynı zamanda bireysel olabilmeyi de olanaklı kılan, ekip faaliyetidir. Az kaynakla çok iş yapılmasını, üretimi teşvik eden, üretim-yaratım faaliyetidir. Kendisinden başkaları, diğerlerinin de-tür, cins, cinsiyet, ırk, dil, din, hiçbir fark gözetmeksizin-  olduğunu, var olma hakları olduğunu ve doğal bir iş bölümüyle, ancak hep birlikte başarılabileceği inancı üzerine zeminlenmiş, birleştirici ve alan açıcı bir fikirdir.

Yaşamda yüksek işlevselliği sağlayıcı, omurgalı esnekliğe giden yolda, olasılıklar havuzudur. Tüm bilinmezliklere karşı cesaretin bilgiden ve onun hizmetinde kullanılan sezgiden alındığı; yaşamın belirsizliğinde, hurafelerin ürünü korkulara alternatif, pozitif bilimlerle, merak eden, sorgulayan bakış açısıdır. Tecrübenin ödünç alınır olmasındansa, öncekilerin tecrübelerinin idrakinde, yaşantılamayla kişisel tecrübelerin edinildiği, deneyim alanıdır.

Zaman ve emek tutumluluktur; zamanın geri döndürülemezliğinin farkında olarak, mükemmelin arandığı labirentte kaybolup, oyalanmak yerine, fotoğrafın tamamını kestirebilme alışkanlığını edinebilmektir.

Doğayla boğuşmak, kazanma hırsıyla onunla mücadele etmek yerine, uyumlu yaşamaktır. Evrenin, sadece küçük bir parçası olan bizlere; dünyada birlikte yaşadığımız, zincirin diğer halkaları olan kuzenlerimizle -ağaçlar, bitkiler, böcekler- ast üst ilişkisi kurmadan yaşamayı; var olan her şeyin sadece bizim tüketimimiz için olmadığını, bitirene kadar değil, ihtiyacımız olan kadarına el uzatmamız gerektiğini söyleyen; konfor tanımını yeniden yapan, ihtiyaç fazlasının bu tanımın dışında bırakılmasını öğütleyen, yaşam pratiğidir. Biz ve tüm bileşenleriyle bizi çevreleyenler arasında bir muhtaçlık tanımı yapılacaksa; muhtaç olanın, bizi çevreleyenler değil, biz olduğumuzun altını çizen; tam da bu noktada, ayrıca bir de “doğasever” olmanın yersizliğini gözler önüne seren, ekosentrik bakış açısıdır.   

Sözün kısası kavramları; olması gerektiği sadelikte, yeniden tanımlayandır.

Eğlenirken öğrenmektir. Körü körüne itaat değil; gönülden, gönüllü bağlılıktır. Uzağınıza düşmeyen; sizi sizinle yakınlaştıran ve diğerlerini de size yakınlaştırandır. Nefes alıp vermek gibi; kendiliğinden, konforlu, sakindir.

İnsana yabancı olmayan, sindirimi rahat, hızla metabolize olandır; SADEDİR İZCİLİK!

İzciye gelince…

Tüm bunları yapıp bitirmiş “mükemmel insan”(!) değil, bunlarla yoluna devam etmeyi ve zaman içinde ustalaşmayı kendisine iş edinmiş kişidir.

Yoktur sihirli bir değneği, açıktır ama kapısı herkese; fular takılınca başlamayan, olunmayan, çıkarılınca da bitmeyendir izcilik. Tam da bundan dolayı; ya ucundan ilişilir ona, misafiri olunur ya da zaten hep oradasınızdır.

Kim bilir, belki siz de izcisinizdir?!

 

Boğaziçi İzciler Birliği Derneği (BİBDER)

Dernek Önderi/ İzci Lideri

Sündüz ATAY